10 Nisan 2014 Perşembe

imagine, there is no responsibility

bunu tumblr'da buldum
George Orwell'in Hayvan Çiftliği'ni bilmeyen yoktur. Kitabı herkes "Bütün hayvanlar eşittir, ama bazıları, diğerlerinden daha eşittir." cümlesiyle hatırlar. Etkileyici de bir cümledir ama, şimdi ben size başka bir şey hatırlatacağım. Aynı kitapta "İçeride on ikisi de öfkeyle bağırıyor, on ikisi de birbirine benziyordu. Artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor, ama birbirlerinden ayırt edemiyorlardı." der George Orwell domuzlar için. Bana kalırsa bu kısım da etkileyicidir, geçenlerde bunu düşündüm.

Bir dünya düşünün, hiç kimse hiçbir sorumluluk almak zorunda değil. Böyle bir dünya mümkün. Geçen gün, böyle bir dünyayı somut olarak gördüm.

Bir kadın vardı, bağırıp duruyordu kalabalıkta sesini duyurabilmek için. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu, neler olduğu hakkında en ufak fikri yoktu. Afallamıştı, şaşkındı. Bir soru soruyordu cevabını bilmek istediği. Bir cevap arıyordu ama bulmaktan korkuyordu. Bir kadın hayal edin, kafası karışmış ve dünyaya anlamaz gözlerle bakan. Aynı kadını karşısındaki topluluğu suçlarken düşünün. Düşünün, böyle bir dünya mümkün.

O kadın belki evliydi. Giyinmişti, bir iki takısı vardı. Kadının tırnakları güzel görünüyordu. Durmaksızın konuşuyordu. O kadını düşünün, bir işi vardı. 

O kadını düşünün, kadının yapamadığı kendi işiydi. İşini bildiği şekilde yapmıştı, iyi bildiği şekilde. Kadın böyle bir sonuç beklemiyordu. Bu yüzden de şaşkındı. Kadın bu işte yalnız değildi, sesini duyurmak için bağırdığı kalabalığın başarısı da kadının başarısını etkiliyordu. Kadın kalabalığı suçlamaya çalışıyordu ve soruyordu "Bir şeyleri eksik mi yaptınız?" Kalabalık cevap vermiyordu. Kadın "Acaba beni dinlememiş olabilir misiniz?" diyordu. Kalabalık yine cevap vermiyordu. Kadın çaresizdi çünkü ne olduğunu anlamıyordu. Çünkü daha önce yaptığı şey, böyle neticelenmemişti, mi? Acaba?

Kadına sorunun ne olduğunu söyleyebilecek biri vardı. O kişi bendim. Sustum. Çünkü kadın bana hiç sormadı. Çünkü neyse ki yol yakınken, kadının sorusunun gerçek bir soru olmadığını fark ettim. Kadını izledim. 

Kadın kendisine de sormamıştı çünkü, sorunun kendisinde olup olmadığını demek istiyorum. Kadın bilmek istemiyordu. Kadın bilemezdi, anlayamazdı. Onun sorunun ne olduğunu asla anlayamayacağını fark ettim. Kadın asla bunu görmenin, bilmenin, anlamanın sorumluluğunu almaya yanaşmazdı. O hep, soru soran gözlerle etrafına bakacak ve başarısızlığını olabildiğince kısa sürede unutmaya çalışacaktı, nedenleri gerçek anlamda sorgulamak yerine. O hep şaşkın kalacaktı, hep sesini duyuramayacağı kalabalıklara bağıracaktı. O hep, kendi üstlenmediği sorumluluğu üstlenecek birilerini arayacaktı. 

O sorumluluğu üstlenebilecek biri vardı orada. O kişi bendim. Sustum. Çünkü bu, neresinden bakarsanız bakın gerçeği eğip bükmek, gerçeği incitmek olacaktı. 

Düşünün, hayal edin o kadını. Kısa boylu, biraz toplu. Şaşkın gözlerle etrafına bakıyor. Duymayı hiç istemediği bir yanıtı arıyor. Öfkelenemeyecek kadar şaşkın. Karşısındaki kalabalığa bağırıp duruyor, hiç anlayamadığı, hiç anlayamayacağı bir dünyada. 

"Artık domuzların yüzlerine ne olduğu anlaşılmıştı. Dışarıdaki hayvanlar, bir domuzların yüzlerine, bir insanların yüzlerine bakıyor, ama birbirlerinden ayırt edemiyorlardı."

john lennon'a saygılarla...

2 yorum:

  1. Merhaba. Severek takip ettiğim blogların bazılarında sizin blogunuzun adı sıkça geçiyor. Merak edip blogunuza göz attığımda şu sıralar Virginia Woolf'un Dışa Yolculuk kitabını okuduğunuzu ve kürk karşıtı sloganı görünce hemen takibe başladım :) Orwell tespitinize de katılıyorum. Kitabın sonundaki bu çarpıcı alıntı kuşkusuz hikayenin en vurucu noktasıydı.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu sıralar kendimi Virginia Woolf okumaya adayacağım :) Hoşgeldiniz buralara *.*

      Sil

nasiplenin arkadaşlar :)

926 şarkının sadece 200'ünün gösterilmesi ayıp.

Zevkle Takip Ediyoruz:

Kitapkurtları;

Farklı İklimlerden;